2 Mayıs 2017 Salı

Bursa-2017

Herkese Merhaba,
Nisan ayına bir küçük geziyi sığdırmanın mutluluğuyla tamamlıyorum. Nisan yazısını daha yazmadım umuyorum ki onu da en kısa zamanda yazacağım ama öncelikle uzun zamandır gitmek istediğim Cumalıkızık'a gitmiş olmanın mutluluğunu not edeyim istedim.


Geziye kalabalık bir grup halinde ve rehber eşliğinde gittiğimiz için tam bir kültür gezisi oldu. Bu sayede sadece çok güzel fotoğraflar çekmekle kalmayıp köyün tarihi hakkında da bilgi sahibi olduk.
Bursa'da Kızık Türklerinin kurduğu 5 köy varmış. Ama günümüze bozulmadan ulaşan tek köy Cumalıkızık. 


Köyün adının nereden geldiği ile ilgili birden fazla efsane var. Bana en mantıklı geleni Cumalıkızık'ın konum olarak ortada bulunması ve en büyük camiiye sahip köy olmasından dolayı cuma günleri namaz kılınan yer olmasından geldiği oldu.


Köyün en önemli özelliği renkli renkli boyalı evleri. Mavi, yeşil, sarı, pembe ... Her renkte ev görebilirsiniz bu köyde. Ama tabii ki en meşhuru Cumalıkızık mavisi.


Köy UNESCO Dünya Mirası listesinde. Ama korunma ve sahip çıkılma konusu tartışmaya açık tabii. 



Son yıllarda büyük ilgi gören Cumalıkızık'a gittiğimizde çok kalabalıktı ve turistik bir yer haline geldiği için her evin altında bir hediyelik eşya standı vardı. Hediyelik eşya standlarının köyün iç kısmında evlerin önünde olmasındansa meydanda olmalarını ve fotoğraf çekmeye engel olmamalarını tercih ederdim açıkçası.


Köyün en önemli özelliklerinden biri de dünyanın en dar sokağına sahip olması. Rivayete göre bu dar sokak savaş zamanı köyün kurtulmasında da büyük rol oynamış. Eğer bir gün yolunuz düşerse Cinaralığı'ndan geçmeyi unutmayın.


Her köşesini fotoğraflamak istediğim kendimi bir film setinde gibi hissetmemi sağlayan çok güzel bir yerdi Cumalıkızık. Bir daha gider miyim? Evet seve seve giderim.

Cumalıkızıktan sonra yakınlarda bulunan Saitabat Şelalesi'ne gittik. Cumalıkızıktan sonra beni o kadar az etkiledi ki doğru düzgün fotoğraf bile çekmemişim. Vaktiniz varsa uğrayın ama uğrayamazsanız da çok büyük bir kayıp değil açıkçası.


Sonraki durağımız Mudanya oldu. Mudanyada ilk olarak Mudanya Mütareke Evine gittik. Müze fotoğrafı çekmeyi pek sevmediğim için fotoğrafı bulunmuyor. Ama evi gezmenizi tavsiye ederim. Mudanya Mütarekesi' nin imzalandığı ev gerçekten çok güzel ve tarih kokuyor.
Mudanyada gezebileceğiniz bir diğer yer ise Girit Mahallesi olarak adlandırılan eski rum evlerinin olduğu bu fotoğraftaki sokak. Evler gerçekten çok güzeller. 

Bir sahil kasabası olan Mudanya'da yemek molası verebilir ve balık yiyebilirsiniz.


Sonraki durağımız Cumalıkızık' tan sonra en beğendiğim yer olan Tirilye oldu. Fotoğrafta gördüğünüz bölgenin en büyük binası olan Taş Mektep. Restorasyon çalışmasının başlatılacağı bilgisini öğrendik. Umarım iyi bir restorasyon geçirir ve güzellikleri korunur.


Bölgenin bir diğer önemli yapısı ise Fatih Camii. Türklerin bölgeyi fethinden sonra önce Fetih Camii olarak adlandırılmış ama zamanla Fatih Camii olarak dile yerleşmiş.


Camiinin en önemli özelliği ise 2 kere kilisi 2 kere camii olmasıymış. Tavanda bulunan fresk camiiye dönüştürülünce silinmiş ve sonradan İslam dinine uygun işlemeler eklenmiş. Bahçede bulunan sütunlar ise yapılan incelemelere göre kilisenin yapılışından öncesine ait. Araştırmacılara göre sütunlar Bizans dönemine aitmiş.

Tirilye'ye giderseniz manzarayı en güzel izleyebileceğiniz Çamlıkahve'de bir kahve içmenizi ve sahilde yürüyüş yapmanızı öneririm.

Bursa gezisi bu şekilde son buldu. İstanbul'a yakın olması ve günübirlik turların olması kolaylıkları ile cezbedici bir tur. Gitmeyenlere öneririm :)








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder